Ben 34, eşim ise 36 yaşındayız. Evliliğimizin ilk yıllarında çocuk sahibi olmayı hemen düşünmemiştik. Ama zamanı geldiğinde bu isteğimiz gerçekleşmeyince doktora başvurduk. Yapılan kontrollerde tüplerimde tıkanıklık olduğu ortaya çıktı. O an dünyam başıma yıkıldı. Çünkü bu durum doğal yollarla anne olmamın neredeyse imkânsız olduğunu gösteriyordu.
İlk tüp bebek denememizde umutla başladık ama sonuç olumsuz oldu. O an yaşadığım hayal kırıklığını anlatmam çok zor. “Belki ikinci denemede olur” diyerek yeniden başladık, fakat yine hüsranla karşılaştık. İki başarısız denemeden sonra artık umudum tükenmeye başlamıştı. Eşim her zaman yanımda olsa da içimdeki “ya hiç anne olamazsam?” korkusu her geçen gün büyüyordu.
Bu dönemde çevremden “Amerikan Tüp Bebek Merkezi” hakkında çok güzel şeyler duydum. Açıkçası ilk başta çekimserdim ama yine de denemek istedim. Merkezdeki doktorlarımızın samimiyeti, tedaviyi en ince ayrıntısına kadar açıklamaları ve bizi her adımda desteklemeleri bana yeniden umut verdi. Daha önce hiç bu kadar anlaşılmış ve güvende hissetmemiştim.
Tedavi süreci elbette kolay değildi. İğneler, kontroller, bekleyişler… Ama bu kez içimde farklı bir his vardı. Sanki bu defa olacak gibi… Ve gerçekten de öyle oldu! Test sonucum pozitif çıkınca sevinçten hüngür hüngür ağladım. O an eşimle birbirimize sarıldık ve yıllardır hayalini kurduğumuz mucizenin bize geldiğini anladık.
Hamilelik sürecim biraz heyecanlı ama çok güzel geçti. Ve sonunda bebeğimiz dünyaya geldi. Onu ilk kez kucağıma aldığımda yaşadığım duyguyu kelimelerle tarif etmem imkânsız. Tüm o zorlu günler, gözyaşları ve hayal kırıklıkları bir anda anlamını yitirdi. Şimdi evimizin içinde minik ayak sesleri, kahkahalar ve tarifsiz bir mutluluk var.
Geriye dönüp baktığımda, iyi ki pes etmemişiz diyorum. Ve iyi ki doğru merkezle, doğru ekiple yolumuza devam etmişiz. Bizim hikâyemiz belki benzer zorluklar yaşayan başka çiftlere cesaret olur. Çünkü inanıyorum ki: Umutsuz görünen her yolun sonunda sizi bekleyen bir mucize olabilir.