Sabırla Gelen Kalp Atışı

Ben 35 yaşındayım. Eşimle evliliğimizin ilk yılları çok huzurluydu. Hayat planımız belliydi: önce biraz birikim yapacak, sonra çocuk sahibi olacaktık. Her şeyin sırası olduğuna inanıyorduk. Fakat sıra bize geldiğinde, hayat bambaşka bir sınavla karşımıza çıktı. Yıllarca denedik ama sonuç hep olumsuzdu. Her ay test yaparken ellerim titrerdi; negatif sonucu gördüğümdeyse sanki içimden bir şey kopardı. Doktora gittiğimizde rahim iç tabakamın zayıf olduğunu ve embriyonun tutunma şansının çok düşük olduğunu öğrendik. Sanki o an bütün sesler kesildi. “Ben mi eksiktim?” diye düşündüm. Bu cümleyi kurmak bile hâlâ içimi acıtır. Sonra bir gün sosyal medyada Amerikan Tüp Bebek Merkezinin paylaşımlarına denk geldim. Başarı hikâyelerini okudukça bir şey oldu. Uzun zamandır hissetmediğim bir şey: umut. Randevu aldık. Tedavi süreci boyunca sabırla, adım adım ilerledik. Bu kez her şey çok daha profesyoneldi, çok daha planlıydı. Doktorumun güveni bana da geçti. Ve beklediğimiz gün geldi… Sonuç pozitifti! O an bir anda ağlamaya başladım; sevinçten, şaşkınlıktan, inanamadığımdan… Hamileliğim boyunca her ultrasona gittiğimde minik kalp atışlarını duymak, yeniden doğmak gibiydi. Şimdi o kalp atışları, evimizin neşesi olmuş durumda. Bugün elimde mucizem var. Bana yeniden yaşam sevinci veren, sabrın karşılığını gösteren bir mucize…
Ve ben, Amerikan Tüp Bebek Merkezine her baktığımda sadece bir klinik değil, umutların yeniden yeşerdiği bir yer görüyorum.