Normal yollardan bebek sahibi olamayanların başvurduğu bir tedavi yöntemi olan tüp bebek tedavisi, doğal yolardan döllenemeyen yumurtanın dışardan müdahale edilerek döllenmesiyle uygulanmaktadır. Tüp bebek tedavisi için yardımla üreme tekniği de denilmektedir. Kıbrıs tüp bebek tedavisi sayesinde
dünyadaki en büyük hayallerini gerçekleştirerek bebeklerini kucaklarına alan aileler mutlu bir yaşam sürmektedir. Tüp bebek tedavisi hakkında en fazla araştırılan konu ise tüp bebek tedavisine ne zaman başlanması gerektiğidir.
Anne ve bebek sağlığı için sağlıklı ve dengeli beslenmek çok büyük önem taşımaktadır. Hamilelik sürecinde uzmanlar tarafından tavsiye edilen beslenme önerilerine ise kesinlikle uyulmalıdır. Tüp bebek tedavisi esnasında edinilen sağlıklı ve dengeli beslenme alışkanlığının yaşam tarzı haline getirilmesi bir ömür boyu sağlıklı yaşamak için atılacak çok önemli bir adımdır.
Tüp Bebek Tedavisi Nedir?
Kısaltılmışı IVF olan tüp bebek tedavisi, çocuk sahibi olamayan çiftlerin hayallerini gerçekleştirmek için başvurulan ve uzun yıllardan beri uygulanan yardımcı üreme yöntemine verilen addır. Günümüzde kısırlık tedavilerinin başını çeken bu yöntem sayesinde çiftler, bebeklerini kucaklarına alma imkanına sahip oluyor.
Günümüzde çiftlerin bebek sahibi olmalarına engel teşkil eden rahatsızlıkların başlıcaları arasında enfeksiyon rahatsızlıkları, erkeğin sperm kalitesinin düşük olması, tüplerin tıkanması, kısırlığın nedeninin yapılan tetkiklere rağmen açıklanamaması, ileri yaş ve obezite yer almaktadır.
Peki, ‘Tüp bebek tedavisi nedir?’ Kadınların üreme hücreleri yumurtalarla, erkeklerin üreme hücreleri spermler vücut dışında toplandıktan sonra laboratuvarda bir araya getirilmesi ve yumurtaların döllenme işleminin gerçekleştirilmesi sürecine tüp bebek tedavisi denilmektedir.
Laboratuvar ortamında yumurtaların döllenmesinin ardından bölünmeye başladığı ve embriyo da denilen ilk gelişim aşamalarını geçirdiği esnada annenin rahmine dikkatlice yerleştirilmektedir. Bu aşamanın tamamlanmasıyla birlikte ortaya çıkan hamileliğin doğal yollarla kalınan hamilelikten hiçbir farkı kalmamaktadır.
Tüp bebek tedavi yöntemiyle hamile kalmanın doğal yollarla hamile kalmaktan tek farkı yumurtaların döllenmesi işleminin laboratuvar ortamında yapılması ve döllenmiş bu yumurtaların annenin rahmine yeniden yerleştirilerek hamilelik sürecinin anne rahminde başlatılmasıdır.
Çiftlerin bebek sahibi olamamasının nedeni erkeğin kısırlığından kaynaklanıyorsa, tüp bebek tedavisine başvurulmadan evvel aşılama tedavisi yapılmaktadır. Aşılama tedavisinde spermler toplandıktan sonra rahim içerisine transfer işlemi gerçekleştirilmektedir.
Tüp Bebek Tedavisinde Beslenme Nasıl Olmalı?
İdeal kiloda olunması tüp bebek tedavisinde başarı şansını artırmaktadır. Tüp bebek tedavisi görecek olanların vücuttaki her fazla kilonun tedavide başarı şansını düşürdüğünü bilmesi gerekir. Bu nedenle tüp bebek tedavi sürecine başlamadan evvel bir diyetisyenle görüşmekte fayda var.
Vücudun günlük su gereksiniminin karşılanması çok önemlidir. Gün içerisinde yeterli miktarda su tüketilmediği zaman susuz kalan vücut dehidratasyona uğramaktadır. Vücudun günlük su gereksinimi kiloya göre değişse de en az 10-12 bardak su içilmesi ihmal edilmemelidir. Yazın sıcak günlerde günlük su tüketimi 1 litre daha artırılmalıdır. Vücudun günlük su gereksiniminin karşılanması kanı seyreltmekte, toksinleri vücuttan hızla uzaklaştırmakta, organlara ve rahme daha fazla kan gitmesini sağlamaktadır.
Gün içerisinde tüketilen besinlerin organik olmasına çok dikkat edilmelidir. Taze, çeşitli tür ve renkte sebze ve meyveler tüketilerek kesinlikle tek taraflı beslenilmemelidir. Günlük tüketilen sebze ve meyve 5 porsiyondan aşağı düşmemelidir. Yemeğin bekleme süresi 12 saati geçmişse vitamin ve mineral değerlerini kaybettiği için sağlıklı olmadığından yenilmemelidir. Rafine edilen, işlenen ve paketlenen gıdalar ile GDO’lu besinlerin tüketiminden özellikle kaçınılmalıdır. Tüketilen gıdalarda hormon, tarım ilacı ve antibiyotik gibi sağlığa ciddi zararlar veren maddelerin olmadığından emin olunmalıdır. Beslenirken bu hususlara dikkat edilmemesi hormonal sisteme, doğal olarak da üreme sistemine çok ciddi zararlar vermektedir.
İçeriğinde bol miktarda protein barındıran besinler tüketmeye dikkat edilmelidir. Balık, yumurta, yağsız kırmızı et, süt ve süt ürünleri hayvansal proteinleri bol miktarda içeriğinde barındırmaktadır. Vejetaryenler ile etle barışık olmayanlar ise bol miktarda bitkisel protein almanın yanı sıra içeriğinde hayvansal vitaminleri barındıran vitamin ilaçlarını kullanmalıdırlar.
Sağlıklı bir diyet için karbonhidratlarda yeterli miktarda alınmalıdır. Doğal lif içeren gıdaları yani kompleks karbonhidratları tüketmeye çok dikkat edilmelidir. Bunun içinde bal, meyve ve tam tahıllı gıdaların tüketimi ihmal edilmemelidir. Çaya katılan şeker, saf yani doğal yollarla elde edilmeyen şeker, işlenen ve paketlenen ürünler ile içeriğinde sakarin gibi suni tatlandırıcılar barındıran besinler rafine karbonhidratlar sınıfına girdiği için kesinlikle tüketilmemelidir.
Çinkonun doğurganlığı artırıcı etkisi olduğu düşünüldüğünden içeriğinde çinko mineralini bol miktarda barındıran besinlerin tüketilmesi tavsiye edilmektedir. Çinko mineralini içeriğinde barındıran en zengin besinler ise tam tahıllar, kabuklu kuruyemişler, patates, süt ürünleri ve baklagillerdir.
Doymuş yağı fazla tüketen kadınlardan elde edilen yumurtaların daha az olgun olduğu bilimsel araştırmalar ile ispatlanmıştır. Bundan dolayı katı yağlar, margarin, fast-food tarzı besinler ve içecekler yüksek miktarda doymuş yağ içerdiğinden hiç tüketilmemeli ya da çok az tüketilmelidir. Sağlığa faydalı olan doymamış yağ asitlerinin tüketimi daha fazla tercih edilmelidir. Zeytinyağı, sıvıyağlar, balık çeşitleri ve kabuklu kuruyemişler doymamış yağ asitlerini bol miktarda içermektedir.
Pastörize edilmeyen süt ve süt ürünlerinin tüketiminden özellikle kaçınılmalıdır. Süt ve süt ürünlerinin yeterince pastörize edilmemesi halinde brucella, listeria ve tüberküloz gibi hayati tehlike doğurabilecek kadar sağlığı tehdit eden enfeksiyon hastalıklarının bulaşma riski artmaktadır.
Sosis, salam, pastırma, suşi, etli çiğ köfte çiğ etten yapıldığı için tüketiminden özellikle uzak durulmalıdır. Izgara ve kızartma gibi pişirme tekniklerindense, buğulama, haşlama, fırınlama gibi pişirme teknikleriyle yemekler hazırlanmalıdır. Yine midye, ıstakoz gibi kabuklu deniz ürünleri ile derin su balıklarının içeriğinde ağır metal olduğundan tüketiminden kaçınılmalıdır.
Çay, kahve gibi içeriğinde aşırı kafein barındıran içeceklerin yanı sıra gazlı içecekler ve çikolatanın gün içerisinde tüketimi elden geldiğince azaltılmalıdır. Ayrıca granül kahvedense Türk kahvesinin içilmesi, normal çikolatadansa bitter çikolatanın tüketilmesi daha sağlıklıdır. Salmonella enfeksiyonu riski içermesinden dolayı çiğ yumurta ile çiğ yumurtada hazırlanan ürünlerin tüketiminden kaçınılmalıdır. Tüp bebek tedavisi esnasında içeriğinde soya veya fitoöstrojen de denilen bitkisel östrojen barındıran besinlerden uzak durulmalıdır. Embriyonun kalitesini düşürmenin yanı sıra embriyonun rahme tutunmasını da güçleştiren sigara ve alkol tüketilmemelidir. Gebelik oluşursa sigara ve alkol tüketimi erken doğum, düşük, gelişme geriliği ve bazı anormallikler görülme riskini artırmaktadır.
Bazı besinlerin, bitkisel ilaçların ve besin takviyelerinin doğurganlığı artırdığı düşünülse de tüp bebek tedavisi esnasında ters etki yaratabilir. Örneğin tüp bebek tedavisi için doktor tarafından reçete edilen ilaçların etkinliğinin azalmasına neden olabilir. Bu gibi olumsuz durumların önüne geçmek için hekim tavsiyesi olmadan bu tür ilaçların ya da besin takviyelerinin alınmaması gerekir.
Tüp Bebek Tedavisinin Riskleri Nelerdir?
Aşamalı olarak gerçekleştirilen tüp bebek tedavi sürecinin her aşaması azda olsa riskler ve yan etkiler içermektedir. Tüp bebek tedavisinde kullanılan ilaçların yan etkileri geçici olduğu gibi tolere edilebilmektedir. Peki, ‘Tüp bebek tedavisinin riskleri nelerdir?’ İşte tüp bebek tedavisinin riskleri;
Tüp bebek tedavisi esnasında anne rahmine embriyo transfer edilirken birden fazla embriyonun transfer edilmesi halinde çoklu gebelik riski yükselmektedir. Başarıyla sonuçlanan her dört tüp bebek tedavisinin biri çoklu gebelikle sonuçlanmaktadır. Gebelikte fetüsün birden fazla olması, tek fetüslü gebelikle kıyaslandığı zaman erken doğum ve düşük doğum riskini artırmaktadır.
Tüp bebek tedavisi ile ilgili yapılan bilimsel araştırmalar neticesinde tüp bebekte erken doğum ve düşük doğum riskinin normal gebeliğe göre daha fazla olduğu tespit edilmiştir.
Yumurtalık hiperstimülasyon sendromu riski içermektedir. Bu risk, yumurta gelişiminin tetiklenmesi için kısa adı FSH olan folikül uyarıcı hormon tedavisi gören annelerde vardır. Bazı anne adaylarının ilaç ve doza karşı çok aşırı tepki verdiği gözlemlenmiştir. Bu tepkiye yumurtalık hiperstimülasyon sendromu denilmektedir. Şişkinlik, hafif karın ağrısı, bulantı hissi, ishal ve kusma şeklinde görülen bu semptomlar ortalama 1 hafta kadar sürmektedir. Tüp bebek tedavisiyle gebe kalan annelerde ise bu semptomların birkaç kadar sürmesi normal olarak değerlendirilmektedir. Şiddetli yumurtalık hiperstimülasyon sendromu belirtileri olan nefes darlığı v hızlı kilo vermeye ise çok nadir rastlanmaktadır. Günümüzde gelişen teknolojiyle birlikte embriyoların doldurulması ve yeni geliştirilen çatlatıcı iğneler ile bu semptomlar ortadan kaldırılmaktadır.
Tüp bebek tedavisiyle gebelik gerçekleştiği zaman bu gebeliğin takibi normal gebelik gibi yapılmaktadır. Tüp bebek tedavisi sonucundaki çoğul gebelikler risk olarak değerlendirilmektedir. Genetik anomali görülme riskinin toplumdaki diğer kişilerle kıyaslandığı zaman bebek sahibi olamayan çiftlerde daha yüksek olduğu söylenebilir. Bundan dolayı da böyle çiftlerde gebelik süreci başladığı zaman genetik sorun ve doğal olarak da düşük riski daha fazla olmaktadır.
Yumurta toplanırken kullanılan aspirasyon iğnesi enfeksiyon ve kanamaya neden olabileceği gibi bağırsağa, mesaneye ya da herhangi bir kan damarına zarar verebilir. Yine sedasyon ve genel anesteziye başvurulursa bunlarda riskler içermektedir.
Tüp bebek tedavisi sonucunda gebe kalan anne adaylarında dış gebelik yani ektopik gebelik gerçekleşme riski yüzde 2 ila 5 aralığındadır. Döllenen yumurtanın rahmin dışındaki çoğu zaman fallop tüpüne implante olması halinde döllenen yumurtanın rahim dışında yaşama şansı olmadığından gebelik süreci sona ermektedir. Dış gebeliğin erken teşhisi için ultrasonografi ve kan testlerinden faydalanıldığı gibi tedavisi de cerrahi operasyonlar ya da medikal tekniklerle yapılmaktadır.
Doğum kusurlarında en ön plana çıkan risk faktörü anne adayının yaşıdır. Tüp bebek tedavisiyle gebe kalan anne adayının bebeğindeki doğum kusurlarının artıp artmadığının tespit edilmesine yönelik daha fazla araştırma yapılmalıdır.
Daha evvel gerçekleştirilen bazı bilimsel araştırmalar neticesinde yumurta büyümesinin tetiklenmesi için hastanın kullandığı bazı ilaçlarla yumurtalık tümörü gelişmesi arasında bağlantı olduğu kanaatine varılsa da bu konu ile ilgili gerçekleştirilen son bilimsel araştırmalar bu verileri geçersiz kılmaktadır. Ayrıca tüp bebek tedavisinin ardından rahim ağzı, meme, endometriyal ya da yumurtalık kanseri riski çok ciddi seviyelerde artmamaktadır.
Tüp bebek tedavisi sadece duygusal açıdan değil, maddi ve fiziksel açıdan da yorucu olduğu için strese neden olma riski çok yüksektir.
Tüp Bebek Tedavisinde Başarıyı Etkileyen Faktörler Nelerdir?
Tüp bebek tedavisinde başarı şansını anne adayının genç olması çok artırmaktadır. Ayrıca tüp bebek tedavisinde anne adayının kendi yumurtalarının kullanılması bebeğin sağlıklı bir şekilde dünyaya gelme şansının artmasında çok etkilidir. Bunun içinde anne adayının genç olması en önemli husustur. Bu nedenle tüp bebek tedavisinde başarıyı etkileyen faktörlerin başında anne adayının yaşı gelmektedir.
Gelişim sürecinde embriyoların hepsinin yaşaması imkansızdır. Embriyonun kalitesini belirleyen parametrelerde erken aşamada düşüş gözlenmesi ileri evredeki gelişimi ya durdurmakta ya da gelişim sürecini olumsuz etkilemektedir.
Tüp bebek tedavisi yönteminde yaşamında daha evvel doğum yapan kadınların hamile kalma şansı, hiç doğum yapmayan kadınlarla kıyaslandığı zaman daha fazladır.
Tüp bebek tedavisinde yumurtanın normal kaynaktan elde edilmesi gebe kalma şansını yükseltmektedir. Kadınlarda şiddetli endometriozi varsa, bu durum gebe kalma şansını düşürmektedir. Hatta nedensiz kısırlığı olan kadınların, bu kadınlara göre gebe kalma şansı daha fazladır.
Anne adayı sigara kullanıyorsa, tüp bebek tedavisinde bu anne adaylarından daha az yumurta alınmakta ve düşük yapma riski de artmaktadır. Hatta tüp bebek tedavisinde hamile kalma şansını sigara tüketilmesi yarı yarıya düşürmektedir.
Tüp bebek tedavisinde hamile kalma şansını azaltan bir başka faktör ise obezitedir. Yine alkol alınması ve bazı ilaçların kullanılması da tüp bebek tedavisinde başarı şansını düşürmektedir.